25 Temmuz 2011 Pazartesi

SİYASETİN OYUNU FUTBOL

   Futbol ;  binlerce yıl önce Çinliler tarafından keşfedildiğinde  ya da İngilizler bu oyuna 19.yy.’da kuralları koyarken ve tüm dünyayı etkisi altına alıp  ele geçirdiğinde , sadece basit bir oyundu. Bu basit oyun ülkelerin sınırları değişse de savaşlar  çıksa da asla popülerliğini kaybetmedi. Üstelik barış elçiliği rolünü de çok da iyi üstlendi.
   
    Kimi zaman da tarihe damgasını vurmuş liderlerin bir çıkış yolu olarak da kendisini kullandırdı. Öyle ki Mussolini , Hitler , Franco bunu en iyi kullanan liderlerdendir. Bu liderler iktidar olmalarının verdiği hırsla; futbolun kitleler üzerindeki etkisini kullanmışlardır. Mussolini zamanında inşa edilen ve bugün adı  Roma Olimpiyat Stadı olarak bilinen stadyuma 1930’daki açılışında Mussolini’nin partisinden gelen “Faşist Parti“ isminin stada verilmesi , Franco’nun  bir zamanlar  İspanya’da kurduğu diktatörlüğü sırasında  Real Madrid ile özdeşleşmesi , Hitler’in ari ırkın üstünlüğüne dair düşüncesini futbolda da pekiştirme arzuları (…) ; hep futbolun kitleleri sürüklemesinden faydalanan dönemin liderlerinin kullandıkları yollardan bazılarıydı.
   
    Günümüze kadar gelinen süreçte çeşitli yer ve zamanlarda karşımıza kitlelerin peşinde koştuğu bir oyun olarak ortaya çıkan futbol ;  diğer spor dallarından farklı bir gelişim gösterdi .Öyle ki sokak aralarında oynanan bu temiz oyun gelişti, milyar dolarların konuştuğu bir sektör halini aldı. Artık futbol sadece futbol değildi. Bu sektör kendisini endüstri dallarının en tepesine yerleştirirken ;  televizyon yayınları , ürün pazarlama ,reklam gelirleri ve hatta bahis sektörünü de içine katarak zapt edilmesi imkansız bir canavara dönüştü.
    
    İş bu noktadan sonra oyun olmaktan çıkıp siyasilerin , mafyaların , işadamlarının hakimiyet savaşına dönüştü. Kolay değil elbette ; bu kadar büyük paradan herkes nemalanmak ister , gerektiğinde kendisine menfaat sağlamak amacı güderek aynı zamanda parasına para katmanın bir yolu olarak futbolu seçer.
   
    En basit örneği ile bugün Türkiye’de bilhassa büyük kulüplerin başkan ve yöneticiliğini yapan kişiler ;  futbol üzerinden kişisel menfaatlerini bir bir sağlamaktadır. Kısacası futbolun türk insanı üzerindeki büyüleyici etkisini fark edenler , bundan faydalanmak gayesiyle kulüpleri bir bir ele geçirdiler. Belki de herhangi bir işadamı olarak devlet erkanının yanına bile yaklaşamazlarken ; kulüplerin büyüklüğü ve bulundukları mevkiler sayesinde kendi işlerini devlet üzerinden ya da siyasilere yakınlaşmaları neticesinde bir çırpıda halledebiliyorlar..
    
    Ya da ; kirli işlere bulaşan kişiler kara para aklama yoluna futbol üzerinden de gidebiliyor. Buna en güzel örnek Chelsea’yi satın alan  Roman Abramovich verilebilir.Kendisi bilindiği gibi Rusya’nın en büyük mafyalarındandır ancak Putin tarafından üstü çizildiği için  rotasını Rusya dışına çevirmek zorunda bırakılmıştı. O da bir futbol kulübü alarak hem kirli parasını akladı hem de bu sektörden nemalanma şansını yakaladı.

    Bunların haricinde  sektörün bugün nasıl bir tehlike haline geldiğinin en güzel somut örneğini kısa bir süreden beri ülkemizde yaşamaktayız. Paranın futbola egemenlik üssü inşaa ettiği yıllardan itibaren bugüne kadar ki çeşitli zaman dilimlerinde ortaya atılan şike iddiaları , kanıtlanamayan ya da üstü kapatılan şüpheli maçlar,herhangi bir takımın şampiyonluk uğruna onurundan , gururundan ,şerefinden vazgeçmek pahasına yaptığı şikeler-teşvikler ;  hep Türk İnsanı’nın içine futbolun temiz olmadığı gerçeğini düşürüyordu. 3 Temmuz 2011 tarihinden itibaren yaşananlar ve olası yaşanılacak süreçler düşünüldüğünde Türk Futbolu’nun  nasıl bir pislik içinde yüzdüğünü gözler önüne nihayet somut bir biçimde serdi.
    
    Peki gerçekten de bu operasyonlar sonunda Türk Futbolu temizlenecek mi ? Ya da amaç Türk Futbolu’nu mu temizlemek ? Olaylar silsilesi takip edildiğinde her geçen gün bunun temiz futbol operasyonu olmasından çok,  birilerinin Türk Futbolu’na yön vermek ya da başka bir deyişle Türk Futbolu’nun elinde tuttuğu parasal kaynağın tekeli olmak arzusunda olduğu şüphesini doğurmakta.
    
    Öyle ya ; 5 sene boyunca Türkiye Süper Ligi’nin isim sponsoru olan Turkcell ,bir anda çekildiğini açıklayıp bundan sonra devletin bir teşkilatı olan Spor Toto’nun sponsor olacağı açıklandı. Aynı şekilde Türkiye Kupası isim sponsorluğu hakkının sahibi olan Fortis ; nedensiz bir şekilde çekilip yerini Devlet Bankası olan Ziraat Bankası’na bıraktı.
    
    Başka bir açıdan bakalım. Tutuklu olarak yargılanmasına karar verilen kişilere mesela. Ne enteresandır ki birkaç senedir ihaleler konusunda birbiriyle yarışan ve bir devlet büyüğünün damadının CEO’luğunu yaptığı firmaya bir tek ihale bile kaptırmayan ikili. Aziz Yıldırım ve Serdal Adalı.
   
    Ya da gözaltına dahi alınmayan kişiye bakalım. Emre Belezoğlu. Hani meşhur Pensilvanya’dan vaaz verenin sevdiği kişilerden ve bunu söylemekten de çekinmeyen futbolculardan olan. Kendisi operasyondan 2 ay önce bir futbolcuya mesajlar atıp ,kötü oynamasını , kendisini takımına aldıracağını açık bir dille ifade etmesine rağmen şuana kadar ki dalgalarda gözaltına alınmaması bir tarafa ,ismi gündeme bile gelmedi.
    
    Biraz daha tırtıklamaya devam. Hatırlarsınız Galatasaray’ın stadyum açılışında başbakana tepkilere engel olamayan Adnan Polat ve ekibi bir anda başbakanın gözünden düştü. Çok geçmeden camiası tarafından(!) o koltuktan alaşağı edildi. Enteresan değil mi ?
    
    Ya da biraz daha geriye gidelim. 2010 yılında yapılan Beşiktaş’ın başkanlık seçimlerine. Adaylar kimlerdi ? Yıldırım Demirören ve babası iktidar partisine yakınlığı ile bilinen Murat Aksu. Seçim sonucu Yıldırım Demirören’in başarısı ile bitmiş gibi gözükse de ,  aslında bu sonuç şu anda yenilenmesi muamma bir halde olan stadyum projesinin önüne setler çekilmesine sebep oldu. Sırf stadyum kaymasın (!) diye.
    
    Haydi diyelim ki söz konusu 4-5 kulüp düşürüldü. Bunda en büyük zararlardan birini kim görecek ? Tabii ki yayıncı kuruluş olan Lig TV.  Bu takımlar düşürüldüğü zaman olacak olanları da sıralarsak ;
1-Yayıncı kuruluş düşen takım taraftarlarının ; Digitürk receiverlarını  iadesi sonucu, maddi zarara uğrayacak.
2- Kaynak aktarma sorunu yaşayacak.
3- Sonunda çekilmek zorunda kalacak.
    
    Hali hazırda Bank Asya 1.Lig yayın hakları zaten devlet televizyonunda , Süper Lig maçlarının yayın hakları da  birilerinin elinde tuttuğu kanallardan birine neden gitmesin ?
    
    Durumun ciddiliği göz korkutmaya yetiyor. Korkum odur ki ; söz konusu bazı futbol ulemalarının da dediği gibi Türkiye’de futbol bu operasyon sonunda  temizlenmeyecek aksine maalesef  birilerinin elinde oyuncak haline gelecek.Ve her daim siyasetin bir şekilde kıyısından köşesinden bulaştığı  ülke futbolu ; bu sefer tamamen siyasetin oyunu haline gelecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sen bir de Yusuf'u izleseydin!

   Futbol her ne kadar ayak ile oynanan bir spor olsa da bazı futbolcular var ki futbolun aslında sadece ayaklar ile oynanan basit bir oyun ...