"İyi zamanlarındayken, bu oyuna Schmeichel'dan daha iyi bir kaleci gelmedi. O, Manchester United tarihinde dev bir figür ve ona olan borcumuz asla unutulmayacak." - Alex Ferguson
Şöyle dönüp de koruduğu kaleyi, onun gibi güven içinde emanet edilen kaleci varmıydı bilmem.1.93’lük dev cüssesi ve onun için özel olarak hazırlanan bol X'li formasıyla kafadan rakiplerini titreten Danimarkalı kaleci Peter Schmeichel , dünya içi varlıkların gördüğü en iyi kalecilerden birisiydi .
1963 yılında dünyaya gelen Schmeichel'ın kökleri Polonya’ya dayanıyor . Babası Polonyalı olan Peter Boleslaw Schmeichel’ın Boleslaw ismi atalarından gelme. Küçükken de cüsseli olması nedeniyle kalecilik hadisesi ona cuk diye oturuyordu . 8 yaşında formasını giydiği High-Gladsaxe miniklerinde 2.5 sene mağlubiyet yüzü görmedi . Bu durum daha küçük yaşlardan itibaren onu kahramanlığa alıştırdı . 18 yaşındayken 3.lig takımı Gladsaxe Hero ile ilk profesyonel maçına çıktı . Oynadığı bu kulüp ligdeki rezalet performansıyla kötü günler geçiriyordu. Düşme potasında Stubbekobing maçı son derece önemliydi , çünkü maçı kazanan ligde kalıyordu . Schmeichel bu maçta belki de hayatının oyunu çıkardı ve maçı kazandırdı .
Maç sonunda hocası Svend Hansen, Schmeichel’ı çılgınca kucaklamıştı . Schmeichel’ın maç sonunda boynuna sarılanlardan birisi de Bente adında genç bir kızdır. Bu kız ; teknik direktör Hansen’in kızı olup aynı zamanda kısa süre sonra Scmeichel’ın eşi olacaktır .
1987 yılında Brondby'e imza atarak kariyerindeki bir üst seviyeye çıkmıştı Schmeichel.
İlk yılında takımı şampiyon olurken, o da ilk kez Mayıs ayında milli takıma çağırıldı. Sezon içinde iki de kafa golü atmıştı. 1988 yılında gelindiğinde ise takımı şampiyon olurken, milli takım antrenörü Sepp Piontek onu Avrupa Kupası'na çağırmıştı. Bu turnuvada Rasmussen'in yedeğiydi ve sadece grubun iddasız son maçında forma giydi. Ne yazık ki Danimarka turnuva boyunca sadece 2 gol atıp, 7 gol yiyerek grubunda sonuncu oldu ama aslında o zaman fark edilmeyen bazı temeller atılmıştı.
"Kaleci olmak benim tercihim değildi ama galiba başka bir mevkide oynamak için fazla vahşiydim."
1991-92 sezonu başladığında takımın kalesini Sealey'den devraldı. Takımın her lig maçında kalesindeydi. Takım uzun süredir yapamadığına yapmış ve ikinci sırada ligi bitirmişti. Bir önceki sezon Kupa Galipleri Kupası'na uzanan takım Süper Kupa maçında da Kızılyıldız'ı yenince, Schmeichel daha ilk senesinde ilk Avrupa Kupası'nı kazanmış oldu.
Yugoslavya'daki savaş yüzünden ülke turnuvaya katılamayınca aslında turnuvaya katılamayacak olan Danimarkalı futbolcular herşeylerini toplayıp, tatillerini yarıda kesip komşu İsveç'in yolunu tuttular. Umut verici de bir başlangıç yapmadılar aslında. Her sonuçtan birer tane alıp, 3 puanı ceplerine koydular ve yarı finale çıktılar. Yarı finaldeki rakip son şampiyon Hollanda'ydı ve maç 2-2 bitince iş yine penaltılara kaldı. Schmeichel'in kariyerini çizen şeylerden biri kesinlikle penaltılardır. Van Basten'in penaltısını çıkarınca Danimarka, Almanya ile finale kaldı. 2-0 ile Almanya'nın biletini kesen Danimarka Dinamiti Şampiyon, Schmeichel da Avrupa Şampiyonu takımın kalecisiydi. O sene Avrupa'da Yılın Kalecisi seçildi. Turnuva sırasında sayısız kurtarış yapmıştı ve bunu hak ediyordu.
"O tüm takıma güven verdi ve bugün dünyanın en iyi kalecilerinden birisi olduğunu kanıtladı."
- Richard Møller Nielsen, Danimarka antrenörü (Yarı finaldeki Hollanda maçı performansı ve kurtardığı penaltı üzerine.)
- Richard Møller Nielsen, Danimarka antrenörü (Yarı finaldeki Hollanda maçı performansı ve kurtardığı penaltı üzerine.)
Schmeichel her ne kadar saha içinde arkadaşlarına güven veriyor olsa da , takım arkadaşları ondan ciddi bir biçimde çekiniyordu . Aşırı agresif ve yenilgiyi , gol yemeyi kabullenemeyen yapısından dolayı , oynadığı maçlarda tribünler onun haykırışları ile inliyordu . Savunmadan tutun da forvete , hakemlerden rakiplerine ve taraftarlara kadar herkes onun azarından, paylamasından nasibini alıyordu . Az gol yemesinin sebeplerinden birisi de defansta arkadaşlarına sürekli bağırıp onları oyuna sürekli motive bir biçimde dahil etmesindendi .Kısacası tüm takım arkadaşları ondan tırsmaktaydı
Tarih 1994 ün Ocak Ayı'nı gösterdiğinde Peter Scmeichel ile Alex Ferguson’un arasına kara kedi girdi . Liverpool ile oynanan bir lig maçında Manchester United 3-0 önde olmasına rağmen maç 3-3 berabere bitmişti . Maç sonunda ikili öylesine şiddetli ağız dalaşına girmişti ki , Schmeichel’ın küfürlerini duymayan kalmamıştı . Ferguson , derhal Schmeichel’ı takımdan kovdu . Birkaç gün geçmedi ki Schmeichel masum bir kedi edasında tesislere gelip özürünü diledi . Kindarlığı ve affetmez yapısı ile bilinen Ferguson bu kez babalık yapıp bu çatlak adamı affetti .O da biliyordu ki ,böyle bir kaleciyi kaybetmek aptallık olacaktı .
"Üzerime doğru yürüyordu. Diğer oyuncular zar zor gözlerini ona çeviriyordu. Bazen durup düşünüyorum; bana bir vursaydı oracıkta ölmüştüm." - Alex Ferguson, soyunma odasındaki tartışma hakkında.
İngiltere’de 5 lig şampiyonluğu yaşayan Schmeichel’ın asıl büyük başarılarının başında da 1999 yılında Nou Camp’ta Bayern Münih ile oynanan dramatik Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu'ydu . Kariyeri boyunca 11 gol attı . Kalesinden fırlayıp kornerlere gitmesi futbol ritüellerinden birisi olmuştu. Savunma elemanları için bir de Schmeichel’ı tutmak ayrı bir meseleydi . Nitekim bu final maçında da ileriye çıkmasının faydasını gördü. Maç bitmek üzere iken Alman defansının dengesini bozarak Manchester United’ın beraberlik golü gelmişti ve sonrası malum.
Sert görünen mizacına rağmen , olaylardan çabuk etkilenen duygusal bir yapısı vardı . 1996 yılında Coventry ile oynanan maçta , Coventry oyuncusu David Busst ‘ın ayağı ikili bir mücadelede korkunç bir şekilde kırılmıştı . O kadar ki bacağını sadece bir deri parçası tutuyordu .Bu sahneye şahit olan Schmeichel gözlerini kapamış daha sonra kusmaya başlamıştı . Bunun sonrasında haftalarca süren psikolojik yardım aldığı da söylenmişti .
1999 yılında inanılmaz geçen bir sezonun ardından Manchester United'dan ayrılan Schmeichel Portekiz takımı Sporting Lizbon ile anlaşıp orada da şampiyonluklarına devam etti
1 sene sonra Lizbon ilk iki sıraya giremedi . Yıllarca kariyeri 1.lik ve 2.lik arasında gelip geçen Peter için bu durum tersti. Adaya 2001 yılında Aston Villa forması ile geri döndü . Ertesi sene ezeli rakip Manchester City ile anlaştı .City ve United ile oynanan iki derbi maçta da kalesini çılgınca savunan Schmeichel eski takımına galibiyet şansı tanımadı . Eski takımı, Manchester City'de forma giymesine rağmen ona oldukça saygı duyuyordu .
"İyi oyuncu dip noktası düşük olan oyuncudur. En kötü oynadığı maçlarda dahi belli seviyenin üstünde kalır bu oyuncular. Beraber oynadığım oyunculardan dip noktası en düşük olanı Paul Scholes'tu. Oyunu okuyuşu inanılmazdı. Hep pas atma çabasındaydı; o an oyun nasıl gidiyorsa okurdu. Bu kadarını başka hiçkimsede görmedim. Oyunu gördüğüm herkesten daha iyi yönetiyor ve oynuyordu."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder